Sekonder Hiperparatiroidi

Sekonder Hiperparatiroidi dikkat edilmesi gereken ve vücuttaki beslenme oranı ve fosforla doğrudan ilişkili bir hastalık olarak tanımlanmaktadır.

Sekonder Hiperparatiroidi Nedir?

İleri düzeyde böbrek yetmezliği olan ve kronik diyaliz uygulanan hastaların hemen hemen hepsinde sekonder hiperparatiroidi ve PTH yüksekliği gelişmekte ve kemik hastalıkları oluşmaktadır. Bu hastalarda kanda kalsiyum ve fosfor düzeyi normal sınırlar içine getirilerek, sekonder hiperparatiroidi durumunu dü­zeltmek gerekmektedir.

Bunu sağlamak için de, ağızdan ek kalsiyum ve­rilmeli, fosforlu gıdalar kısıtlanmalı, fosfatları bağ­layan antiasitler verilmeli, D vitamini analogları ile bağırsaktan kalsiyum emilimi arttırılmalıdır. Bu tedavi şekli, ge­reken biçimde yapılmaz ise, paratiroid bezinde hiperplastik kitle gelişebilir ve ameliyat ile iyileştirilmesi gerekebilir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Sekonder hiperparatiroidizm (SHPT) adı, paratiroid glandlarının dış faktörler sebebi ile uyarılarak, parathormon üretimini arttırmalarını ve neticesinde hiperplastik (% 98) ya da adenomatöz (%2) değişikliğe uğramasını ifade etmektedir. Bu uyaranlar tüm dört glandı etkiler iken, aynı zamanda hücresel düzeyde bir grup hücrenin (oksifilik veya şef) daha fazla etkilenmesi diffüz hiperplazi (% 90) yerine nodüler (% 8) transformasyonu da meydana çıkarmaktadır.

Neticede dört gland hiperplazisi olabildiği gibi iki ve yahut da üç glandda ortaya çıkan adenomatöz hiperplazi de söz konusu olabilmektedir. Sekonder hiperparatiroid rahatsızlığına neden olan en sık ve en mühim faktör kronik renal yetmezliğidir. Bunun yanı sıra sekonder hiperparatiroidiye sebep olan nedenler, idiyopatik hiperkalsiüri, hipermagnezemi, rikets, osteomalazi, malnütrisyon , düşük aktif vitamin D (1,25(OH) vit.D) düzeyi ile beraber osteoporozdur. Siyah ırka mensup olmak, genç yaş, kadın olmak, uzun süreli diyaliz tedavisi görmek ve hemodializ yapılması sekonder hiperparatiroidizm ilerlemesinde etkili olan diğer faktörler arasında yer almaktadır.

Rikets, D vitamini, kalsiyum ve fosfor alımındaki bozukluk sebebi ile oluşan ve kendini kemiklerde yumuşama ve zayıflama ile gösteren bir çocukluk çağı hastalığıdır diyebiliriz. (vitamin D yetmezliği, vitamin D’ye direnç sendromları, fosfatı yok ettiren renal tübüler hastalıklar). Diyette yetersiz tüketim dışında, laktoz intoleransı ve malabsorbsiyon sendromları rahatsızlığın ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu olgularda kemik ağrıları ve çarpık bacaklar, pelvis deformiteleri, asimetrik kafatası yapısı gibi kemik deformeleriyle birlikte diş çürükleri görülebilmektedir. Tedavisi altta yatan sebebe ve kaynağa yönelik olarak yapılmalıdır.

Son zamanlarda böbrek yetmezliğine bağlı olarak pek çok mekanizma sebebi ile gelişim göstermektedir. Glomerüler filtrasyon oranının (GFR) düşmesi ile artan kan fosfor seviyesi artmakta ve bunun yanında hiperfosfatemi oluşmaktadır. Sürekli artış gösteren fosfor oranı bağımsız olarak PTH sekresyonuna uyarıcı konumdadır. Bununla beraber yüksek fosfor düzeyi kalsiyumu bağlar ve kalsiyumun düşmesine neden olabilmektedir. Düşük kan kalsiyum seviyesi de bunlara bağlı olarak PTH salınımını artırmaktadır. Bu mekanizmalardan ayrı bir şekilde, böbrek hastalığına bağlı olarak böbrekte kalsitriol üretiminde azalma meydana gelmektedir. Düşük kalsitriol seviyesi sebebi ile PTH salınımı inhibe olamamaktadır ve aynı zamanda intestinal kalsiyum absorbsiyonu azalmaktadır.

D vitamini yetersizliği sekonder hiperparatiroidizmin mühim bir sebebidir. Sağlığı yerinde olan kişilerde dahi çok sık görülen D vitamini yetersizliğinin hastanede yatmakta olan çocuklarda daha sık olduğu tespit edilmiştir. Bunun sebepleri arasında diyet ile D vitamininin yetersiz alımı, güneş ışığına yetersiz maruz kalma ve uygunsuz cilt kremi kullanımı olabilmektedir. Düşük D vitamini seviyesi sebebi ile intestinal kalsiyum emilimi azalmakta ve serum kalsiyumu düşmektedir. Bunlara karşılık olarak da PTH sekresyonu kalsiyum seviyesini normale getirmek için artış göstermektedir.