Haşimato Hastalığında Bitkisel Tedavi Yöntemleri ve Öneriler

Haşimato hastalığı, zamanla tiroid yetmezliğine dönüşebilen bir rahatsızlıktır ve kısa sürede teşhis edilerek ilgili tedavi süreçlerinin başlatılması gerekir.

Haşimato Hastalığı Nedir?

Farklı etkenlerle ortaya çıkabilen Haşimato Hastalığı, tiroidi tetikleyen ve çözüm olarak da bitkisel tedavi önerilen hastalıklar arasındadır. Bu hastalığı ortaya çıkaran nedenler ve hastalığa iyi gelen bitkiler ile ilgili tüm araştırmalarına devam eden İbrahim Saraçoğlu konusunda da bilgilere sahip olmanız gerekecektir.

Bu hastalığın nasıl başladığı tam olarak bilinmiyorsa genetik verilere bakılır. Ayrıca aynı ailedeki üyelerde de görülme riski yüksektir. Özellikle de birinci dereceden akrabalarda farklı tiroid tetkikleri yapılarak baız önlemler alınabilir. Otoimmün hastalıklar adı verilen kategoride yer alan bu hastalık kendi dokusunu yabancı bir doku olarak algılar ve onu yok etmek için harekete geçer. Yani vücut içinde bir savaş meydana gelir. Özellikle de tiroid bezini yok etmek istemeye çalışan bu faktörler hormon oluşumunu engellemektedir. Uzun bir süre sonra vücut bez üretimi yapamaz ve birçok hastalık oluşur.

Hastalığın belirtileri, tedavi süreçleri, yapılması gerekenler ve risk faktörleri de aşağıda sıralanmıştır.

Belirtileri Nelerdir?

Belirtileri sadece boğaz kısmında görülmeyen ve tiroid hastalığı konusunda çok önemli bir rahatsızlık olan Haşimato hastalığı, tiroid hücrelerine karşı antikor üretmektedir. Hastalarda ilk olarak görülen belirtilere bakılacak olunursa da, kişi bu hastalığa yakalandığının farkına hemen varmayabilir. Bilinen ilk belirtisi aşırı kilo alma eğilimidir. Tiroid hormonunun üretiminde düşme yaşandığı andan itibaren kişilerde kilo almanın yanı sıra saç dökülmesi ve çarpıntı da gözlemlenebilir. Tiroid hastalığına karşı da tiroidi tetikleyen nedenler bulunarak iyi gelen bitkiler tüketilebilir veya çözüm olarak en uygun hormon tedavisi uygulanabilir.

Hastalığın tedavisi dışında erken dönemlerinde kabızlık, üşüme, kısırlık, kuru cilt oluşumu ve uykuya düşkünlük görülebilmektedir. Geç dönemlerde ise el, yüz ve ayak bölgesinde ödem oluşumu, koku ve tat almada azalmalar, kilo alımları, cilt renginde sararmalar, dilin kalınlaşması ve nabızda yavaşlama görülebilmektedir. Otoimmün tiroidit hastalarının yüzde 95’ten fazlasının tiroid bezini kaybettiği gözlemlenmiştir. Bu hastalık ayrıca çocukluk dönemlerinde de başlayabilir.

Nasıl Tedavi Edilir?

Bu hastalığa yakalanan kişilerde farklı sağlık sorunları da gözlemlenebilmektedir. Bu hastalıkların tamamının ele alınarak tedavi sürecine başlanılması önemlidir. Tiroid hormon dozunun tedavi ile yakından ilgili olduğu ve vücudun tüm ayrıntılarının incelenmesi gerektiği de belirtilmektedir. Günümüzde kortizol ilaçların kullanıldığı söylenebilir fakat bu durumu uzmanlar tavsiye etmemektedir. Yapılması gereken ilk şey iyot alımının azaltılmasıdır. Bunun dışında hastalığın henüz bir tedavisi bulunmamaktadır.

Günümüzde Haşimato hastalığına iyi gelen bitkiler İbrahim Saraçoğlu tarafından tavsiye edilmektedir. Tiroid hastalıklarına karşı dereotu kürü öneren Saraçoğlu bu kür ile birkaç mm boyutunda olan nodüllerin yok edilebileceğini belirtmektedir. 3 ay boyunca uygulanması gereken bu bitkisel uygulamada; Sabah, öyle ve akşam saatlerinde her öğünden en az 15 dakika kadar önce 1 yemek kaşığı taze ve yeşil dereotunu çiğnemeniz gerekiyor. Birkaç kez çiğnedikten sonra da su ile tüketilmelidir. Ara vermeden 3 ay boyunca devam edilmesi gereken bu uygulamada eğer tiroid ilacı kullanıyorsanız uzman doktorunuza başvurarak bu uygulamaya devam edebilirsiniz.

Tiroid hastalarının tüketmesi için Saraçoğlu ayrıca yoğurt otunun özel bir türüyle uygulanan bir kür de öneriyor.

Hastalığın Riski Ne Kadardır?

Yapılan bir takım araştırmalarda bu hastalığın en çok orta yaşlı kadınlarda ortaya çıktığı saptanmıştır. Ayrıca kadın hayatının geçiş dönemlerinde bu tiroid hastalığına yakalanma riski yüksektir. Genç kızlığa ilk adım atıldığında, gebelik sürecinden önce ya da sonra ve yoğun heyecanın olduğu anlarda hastalığa yakalanma riski artmaktadır.

Hastalığın riskinin yanında tehlikeli sonuçları da bulunuyor. Bu hastalarda ortaya çıkan nodüllerin kansere neden olup olmayacağını öğrenmek için daha çok iğne biyopsisi yapılabilir. Ayrıca hastalık başlangıcında bunama ya da unutkanlık gibi durumlar da gözlemlenebilmektedir. Hastalığın riskinin azaltılması için tüketilmemesi gereken besinler de şu şekildedir; Lahana, brokoki, Yer fıstığı, ıspanak, şeftali, soya, karnabahar, bürüksel lahanası ve kırmızılahana.