Anjiyotensin Nedir, Nasıl Çalışır ve Görevleri Nelerdir?

Anjiyotensin, insan böbreğinden salgılanan renin emziminin, alfa-2 proteininde yer alan anjiyotensinojene etkisi ile oluşan ve ciddi anlamda damar daraltıcı özelliğine sahip bir merkezdir.

Anjiyotensin Nedir?

Anjiyotensin, renin-anjiyotensin sisteminin bir parçası olan bir grup hormondan oluşur. Anjiyotensin oluşturmak için, karaciğer önce anjiyotensinojen adı verilen bir protein oluşturur. Bu protein, böbrekten gelen renin tarafından parçalanır. Bu, anjiyotensin 1 oluşturur. Anjiyotensin 1, kan dolaşımından geçer ve kan basıncını ve vücudun diğer bölgelerini etkileyen hormonun ana formu olan anjiyotensin 2`ye dönüşür.

Anjiyotensin Görevleri Nelerdir?

Anjiyotensin dört hormonun ortak adıdır: Anjiyotensin 1-4, özellikle insan vücudunun genel olarak sağlık ve kan basıncının normal seviyelerde seyretmesi açısından ciddi anlamda önemli bir rol oynamaktadır. Karaciğer, anjiyotensinojen adı verilen bir protein üretir ve serbest bırakır. Hormonun bu formunun kendisinde herhangi bir biyolojik fonksiyonu bilinmemekle birlikte, anjiyotensin 2 için önemli bir öncüdür. Akciğerler ve böbrekler geçtikçe anjiyotensin dönüştürücü enzim etkisi ile anjiyotensin 2 üretmek için metabolize olur.

Anjiyotensin Nasıl Çalışır?

Anjiyotensin, özellikle anjiyotensin 2, birçok sistemi etkilemek için vücudun birçok reseptörüne bağlanır. Kan damarlarını sıkıştırarak kan basıncını artırabilir. Aynı zamanda susuzluk veya tuz arzusu tetikleyebilir. Anjiyotensin, hipofiz bezinin antidiüretik hormonunun salgılanmasından sorumludur.

Adrenal bezlerde anjiyotensin aldosteron üretimini uyarır. Bu hormon vücudun sodyum tutmasına neden olur. Böbreklerde, anjiyotensin`in tetiklediği sodyum tutulumu, kan filtreleme şeklini değiştirerek, kan hacmini artırmak için artmış su emilimine neden olur. Bu durum, kan basıncını maksimum seviyelerde arttırmaktadır.

Anjiyotensin vücut üzerinde karmaşık bir dizi etkiye sahipken, birincil sonuçlar yüksek kan hacmi, kan basıncı ve sodyum içeriğidir.

Anjiyotensin Kontrolü

Renin üretiminde bir artış, böbrekler tarafından algılanan sodyum seviyelerinde bir düşüş ve kan basıncında bir düşüş varsa ortaya çıkar. Buna ek olarak, düşük kan basıncı, anjiyotensinogen`in anjiyotensin 1`e dönüşümünün artmasıyla sonuçlanan sempatik sinir sistemini uyararak renin üretimini artırabilir ve böylece silisyum devam eder. Bununla birlikte, anjiyotensin 1, anjiyotensin dönüştürücü enzim tarafından daha aktif anjiyotensin 2 hormona dönüştürülmelidir, çünkü işlev görebilir, bu, anjiyotensin metabolizması üzerinde kontrol sağlar. Renin-anjiyotensin sistemi ayrıca kortikosteroidler, östrojen ve tiroid hormonları da dahil olmak üzere diğer hormonlar tarafından aktive edilir. Öte yandan, natriüretik peptidler (kalpte ve merkezi sinir sisteminde üretilen), idrardaki sodyum kaybını artırmak için renin-anjiyotensin sistemini engelleyebilir.

Fazla Anjiyotensin Değeri

Aşırı sıvının vücut tarafından tutulması ve sonuç olarak kan basıncının yükselmesi ile sonuçlanan çok fazla anjiyotensin 2 yaygın bir sorundur. Bu genellikle anjiyotensin`in kalp büyüklüğünde büyümeye katkıda bulunduğu düşünülen kalp yetmezliğinde görülür. Bu yan etkilerle mücadele etmek için anjiyotensin dönüştürücü bir takım ilaçlar doktor gözetiminde kullanılır, ancak yan etkileri söz konusudur ve aşırı potasyum alıkoymasına (hiperkalemi) sebep olabilir.

Anjiyotensin Eksikliği

Plazma sodyum ve potasyum konsantrasyonlarının kontrolü ve kan hacmi ve basıncın düzenlenmesi, düşük anjiyotensin seviyeleri tarafından bozulan tüm hormonal mekanizmalardır. Anjiyotensin yokluğu, potasyumun tutulması, sodyum kaybı, sıvı retansiyonunun azalması (idrar çıkışının artması) ve düşük kan basıncıyla ilişkilendirilebilir.