Anti TG: Tanımı, Uygulama Amacı ve Standart Değerleri

Anti TG, tiroid hastalıklarıyla ilgili bilgi veren bir bileşendir ve kandaki tespiti son derece önemlidir. Bu yazıda Anti TG ile ilgili detaylı bilgi bulunmaktadır.

Tiroid hastalıkları gibi birçok rahatsızlıklar, kandaki antikor seviyesine bağlı olarak belirlenir. Elbette Anti TG ölçümü tek başına yeterli değildir ancak bu rahatsızlıkların tespitini anlamak ve kandaki antikor seviyesinin anormal derecelere ulaştığında nelere yol açacağını görmek için anti tg ne demek öğrenmek gerekir. Bu ölçümler sayesinde guatr gibi tiroide bağlı hastalıkları görmek mümkündür.

Anti TG Nedir?

Anti, “Antikor” sözcüğünün kısaltılmışıdır. TG ise “tiroglobulin” anlamına gelir, bu da boyunda bulunan tiroid bezlerinden salgılanan bir tür proteindir. Hormonların büyümesinde ve salgılanmasında ciddi bir rol oynadığı gibi, vücut metobolizmasını ve büyümeyi de kontrol eder.

Tiroglobulin hormonlarının aşırı seviyede salgılanması vücut için sorun yaratacaktır. Bu yüzden vücutta bu hormonların dengelenmesini sağlayan ve onları yok eden anti tg adı verilen antikorlar bulunur. Bu antikorlar salgılandıkları ölçüde tiroglobulin hormonunu yok ederler ve aşırı salgılanmaya bağlı sorunların önüne geçerler. Ancak vücutta olması gereken Anti Tg değerleri bellidir ve bu değerler belli bir rakamın üzerine çıktığı zaman tiroide bağlı sorunlar görülebilir.

Standart Anti TG Değerleri Nelerdir?

Vücutta olması gereken anti tiroglobulinin oranı normalde 0-4 IU/ml`dir. Bu oranda seyreden Anti TG antikoru, vücuttaki tiroglobulin salgılanmasını dengeleyecek ve vücudun olması gerektiği gibi çalışmasını sağlayacaktır.

Bu standart ve genel bir değer olmakla birlikte, vücuda göre de değişkenlik gösterebilir. Ayrıca laboratuvarlarda farklı birimlere sunulduğu için de değişken olabilir. Doktorunuzun test sonuçlarındaki rakamları diğer etkenlerle birlikte yorumlaması gerekir. Örneğin Anti TPO testleri, Anti TG testleri ile birlikte yorumlanması gereken testlerdir.

Anti TG Değerlerindeki Yükseklik Ne Anlama Gelir?

Belirtildiği gibi, Anti TG vücudu dengede tutmak için var olan bir antikordur. Ancak bu antikorların normalden fazla olması ciddi bir sorun yaratır, çünkü vücudun işleyişi için gereken hormonlar ve proteinler de Anti TG antikorlarının saldırısı altında olacaktır.

Bu tür rahatsızlıklar “otoimmün hastalıklar” olarak tanımlanır. Bu hastalıkların sebebi, bağışıklık sisteminin vücudun normal işleyişini sağlayan hormon ve proteinleri yabancı olarak algılayıp saldırmasıdır. Anti Tiroglobulin hormonlarının gereğinden fazla yüksek olması da vücudu bu bakımdan tehlikeye atacaktır. Bu bakımdan anti tg değerlerinin normal değerlerin üzerinde olduğu tespit edildiğinde tedaviye başlanması son derece elzemdir.

Anti TG Değerlerindeki Yükseklik Nelere Sebep Olur?

Tiroid değerlerine bağlı bir rahatsızlık olan Haşimato hastalığı, Anti TG antikorlarının yükselmesine bağlı olarak görülen bir rahatsızlıktır. Kadınlarda erkeklere göre daha çok görülen bu rahatsızlığın tek sebebi antikor değerlerindeki fazlalık olmasa da, tiroid salgılanması zarar gördüğü için Anti TG`nin normal değerlerin üzerinde olması büyük öneme sahiptir.

Tiroid kanseri de Anti TG fazlalığında görülen bir diğer rahatsızlıktır. Boyunda bir şişlik çıkmasına sebep olan bu hastalık, tiroid hormonlarının saldırı altında olması sonucu kist oluşumuyla ortaya çıkar. Guatr gibi hastalıklar da bir süre sonra tiroid kanserine dönebilir. Tiroid kanseri hastalarının %20`sinde hastalığın salt olarak Anti TG yüksekliği sebebiyle çıktığı görülmektedir.

Anti TG Yüksekliği Nasıl Tedavi Edilir?

Anti Tiroglobulin yüksekliğinde genellikle hormon tedavisi uygulanır. Bu tedavinin temel amacı, normal seviyelerin üzerinde seyreden antikor yüksekliğini olması gereken ölçülere indirebilmektir. Haşimoto hastalarında uzun süreli hormon tedavisi gerekir. Tiroid kanserine sahip kişilerde ise tiroid bezinin ve tümörün oluştuğu bölgenin alınması gerekebilir.

Kısacası, Anti TG yüksekliği diğer etkenlere bağlı olarak tedavi edilmelidir. Antikor salınımının başka etkenleri de tetikleyeceği unutulmamalı ve iyi bir kontrol yapılmadan tedaviye başlanmamalıdır.